KİTLE İLETİŞİMİ:
EKONOMİK VE SİYASAL PAZAR İÇİN BİLİNÇ YÖNETİMİ

irfan erdogan

NOT:İletişimi Anlamak kitabımda çok daha ayrıntılı bir bölüm var

Kitle iletişiminde, iletişimin önünde "kitle" kavramı var. Önce kitlenin ne olduğunu açıklayalım: Kitle, en geniş anlamıyla, ne olduğu belli olmayan, niceliksel anlamda çokluğu ve niteliksel anlamda belirsizliği anlatır. Kitle kavramı, endüstri devriminin ortaya çıkardığı, elitist "yüksek kültürcülerin" hor ve tehlikeli gördüğü, devrimcilerin çoğunlukla romantikleştirdiği insan topluluğunu anlatır. Kitle bir egemenlik ilişkisinde korku, aşağılama, tehlikeli görme ve kontrol etme mekanizmaları geliştirmeyi getirirken, bir diğerinde kitle hareketleri, kitle gösterileri, kitle eğitimi, kitle bilinci, kitle örgütlenmesi, kitle yürüyüşü gibi kavramlar ve anlayış içinde mücadeleci bir anlam getirir.

Kitle iletişimi, ne olduğu belli olmayan yığın iletişimini anlatır. Kitle iletişiminde "kitle" kavramı izleyicilerin sosyal, siyasal ve ekonomik bakımlardan belirsiz, ayırdedilemeyen kişiler kümesi olduğunu ima eder. Kitleden kapalı olarak bahsedilen insanlar geniş izleyici, okuyucu, seyircidir.

Aslında, kitle iletişim olayına bakarsak, kitle, emeği dışında üretim araçlarından yoksun çalışan sınıfların oluşturduğu aile birimleri toplamı demektir.

Egemen tanımda olduğu gibi, kitle iletişimi kavramı belli olmayan geniş bir grupla iletişim anlamına kullanıldığında, hem kitlelerin kimliği saklanır, hem de iletiyi ve sonucunu amaçlayanın da kimliği belirsiz yapılır.

Gerçi kitle iletişimi medyayı kullanarak kitle ile iletişimi ima eder, fakat bu kesinlikle kitlelerin kitlelerle iletişimi olarak anlaşılmamalıdır. Çünkü kitle iletişimiyle siyasal ve ekonomik güç sahipleri kitlelerle KARŞILIKLI iletişimde bulunmaz, Kitlelere paketlenmiş enformasyonla yönetici amaçlarını iletirler. Egemen güçler kitle iletişimini "söylemek" için kullanırlar, "dinlemek" için değil. Aynı özellik modern kitle medyasından çok önce başlayan örgütlü din sömürüsünde de vardır. Modern kitle iletişimi örgütlü dinin kitle iletişimindeki inanma ve boyun sunma gücünü henüz elde edememiştir.

Kısaca, kitle iletişimi yönetici sınıfların veya egemen güçlerin tek yönlü olarak, yukardan aşağı, kitleye doğru yaptıkları iletişimdir. Bir başka deyimle, Kitle iletişimi belli bir siyasal ve ekonomik sistemin pazarlaması ve satışıdır. Bu satış enformasyon, eğlence, spor, film, açık oturum, çocuk programları gibi çeşitli anlamlandırmalar örtüsüyle birlikte veya bu örtü altında verilir.

Kitle iletişim söyler, konuşur, fakat cevap izni vermez. Cevap "depolanmış" geri-iletişimdir. Bu da kendini siyasal ve kültürel alanlarda bağnazlıkların taze enformasyonla beslenmesi, ekonomik alanda satın almaya ve tüketime yöneterek kitle tüketim kültürünün teşviki olarak sonradan kendini gösterir. Böylece kitle iletişiminde geri-iletişim sınıfların egemen çıkarlarını gerçekleştiren bir biçimde sonradan faaliyette bulunma biçimindeki "geç geri-iletişimdir." Bu geç geri-iletişim, elbette, oldukça negatif veya mücadeleci biçimde de olabilir.

Kitle iletişiminde kullanılan araçlar (medya) ise genellikle radyo, TV ve basındır. Sinema ve plak endüstrisi de bu tanım içine sokulur, fakat ikinci planda bırakılır. Gerçek anlamıyla kitlelerin birbiri arasında ikili iletişim için kullandıkları telefon bu medya içine sokulmaz.

Kitle iletişim araçları tek yönlü yayma, dağıtma, iletme araçlarıdır. Bu nedenle, gerçekte, anti-demokratik ve otoriter yan bir iletişim biçimidir.

Kitle iletişimi kelimenin gerçek anlamıyla kitleler arası bir iletişim değildir. Kitlelerle olan kontrol amaçlı iletişimdir. Bu kontrol arayışı da siyasal ve ekonomik güçlerin egemenlik arayışı ve mücadelesini yansıtır. Kitleler ise kontrolün amacında kullanılan araçtır. Kitleler aynı zamanda hem araç hem de amaç görevini görebilirler: Fakat kitlelere ulaşma amacı gerçekte herhangi bir birincil amaçtan sonra gelen ve bu amacın gerçekleşmesini sağlayan ikincil amaçlar arasına girer. Dolayısıyla, kitlelere ulaşma amacı gerçekte bu ulaşmanın nedenini gizler. Amaç ulaşarak yapılan satış veya kontroldür.

Aynı zamanda, kitle iletişimi toplumsal ideolojik-üst yapı örgütü olduğu için, toplumsal egemenliğin bilinç yönetimi aracıdır.

KİTLE İLETİŞİMİNİN İLETENİ\GÖNDERENİ

Kitle iletişim süreci "gönderenle" başlatılır. Gönderen olarak da haberci, programcı, muhabir, gazeteci gösterilir. Aslında, kitle iletişim sürecinde bu profesyoneller üretim zincirinin önemli fakat en son halkalarından biridir. İletişim profesyonelleri (örneğin gazeteciler, programcılar) gönderici olarak kapitalist iletişim örgütünün beyin-el-emekçileridir. İletinin (ürünün) profesyonel üreticisi, paketleyicisidirler, fakat sahibi değildir. Ürün iletişim örgütünün sahiplerine aittir; iletişim örgütünün malıdır; ürünü yaratan emekçi yapıtı karşılığı ücret alır. Dolayısıyla, gönderen, gerçekte, emek sömürüsüyle ekonomik bir mal üreten (örneğin bir program veya film yapan) emek değil, o emeği kiralayıp bu işe koşandır. Dolayısıyla, kitle iletişim aracının göndereni iletim araçlarının ve örgütlerinin sahipleridir. Bu sahiplik de belli bir sınıfa aittir. Sonuçta, kitle iletişiminde gönderen egemen bir sınıftır: Kitle iletişimi egemenlik (ve mücadele) iletişimidir.

Mülkiyet sahiplerinin genel politikaların çizilmesi ötesinde günlük yönetim ve yürütümle, özellikle iletişim alanında, baskıcı ilişki yok gibidir, varsa bile, çok dolaylı yollarla ifade edilir. Genellikle iletişim örgütlerinin sahipleri direk olarak ideolojik kontrolu işe alma ve işten çıkarmada, örgüt içinde terfide, iş dışı ilişkilerde yemeklere ve hatta evine davet ederek, fikir verme veya fikir alma adı altında vb. iletişimde bulunarak kullanırlar. Bu kullanım da profesyonelliğin biçimlenmesinde (örneğin gazetecinin gazeteciliği öğrenmesinde) önemli bir rol oynar. Türkiye’de belli ideolojik görüsü savunan gazeteler bu ideolojik çerçeve içındeki profesyonelleri ve yazarları kullanırlar. Liberal çoğulcu karakterini tutmaya çalışan gazete\mecmualarda ise genellikle tutucu, liberal ve sol görüşteki insanların çalıştığını görürüz.

Doğru, kitle iletişiminin ileten ucunda ilk bakışta iletişim profesyonellerini görürüz: Gazeteciler, yazarlar, haberciler, program yapıcıları, sunucular, mülâkatçılar gibi. Fakat egemen iletişim okulunun "sender\gönderici" kavramı altında sunduğu bu açıklama, kitle iletişiminde iletişimin üretimi ucunda yer alan güçleri açıklamaz.

İletişim profesyonelleri kapitalizmde ücretli-kölelik sisteminin çeşitli ücret kademeleşmesi içinde çalışan emekçilerdir. Bu emekçilerin üst kademesi kendilerini ücretli\maaşlı sınıflarla bağdaştırma, özdeştirme yerine, hizmet ettikleri yönetici sınıflarla bağdaştırırlar. Bunların bazıları yetişim ve yaşam tarzı bakımından yönetici sınıftandır. Profesyoneller, örgütsel ve kurulu iletişim gelenekleri içinde iş gördükçe, iletişim araçlarına kolay "kullanma" olanağına sahiptirler. Örneğin TV profesyonelleri bu görev için kiralanmışlardır ve kiralandıkları nedenlerle işlerine son verilebilir. Dolayısıyla, iletiyi tasarlayan, paketleyen ve sunanlar iletişim endüstrisinde iş gören profesyonellerdir, fakat ne amaç ne ileti, ne de iletişim araçları onların mülkiyeti altındadır. Kitle iletişiminde, "sender\gönderen" güç yapısı, toplumdaki siyasal ve ekonomik egemenliği temsil eder.

Fakat, kitle iletişimi profesyonellerinin rolünü küçümsememek gerekir.

Profesyonelliğin öğreniminde, en baş rolü örgüt içi "egemen iş yapma tarzı," "atmosfer" ve ilişkiler oynar. Profesyonellik neyin nasıl yapılması yanında neyin yapılmamasını da anlatır. Kitle iletişiminin profesyonel kapı tutucuları hangi konuyu, olayı, hangi gerçekleri, gerçeklerin hangi yüzünü ve hangi dünya görüşünü paketlemeyi öğrenir, öğretir ve uygularlar. Bu öğrenim ve uygulama sırasında kendini sansür etme olağan olarak veya kaçınılmaz olarak kendini benimsetir. Örneğin Amerika’yı "keşfeden" Kristof Kolomb'un artık Hitler’i kıskandıracak kadar bir cani olduğu, üç yıl içinde Carabian adalarındaki nüfusun 5 milyonunun öldürdüğü, gittiği her yere gaddarlık, ölüm ve talan götürdüğü açıkça bilinmektedir. Ben bu satırları yazarken, Amerika Amerikanın keşfini ve "Hindi gününü" kutluyordu. Egemen kitle iletişimi televizyonlarında ve medyalarında gerçekler değil egemenlik oyunu oynanıyor: Hindiler kesiliyor, hindi hikayeleri, ve filmleri, şakaları... Özel teşebbüs sen çok yaşa!!. Gerçekler ekonomik çıkarlara ters düştüğünde, çıkarlar galip gelir. Peki, Amerikan iletişim profesyonelleri bu gerçeği bildikleri halde niye yazmıyor ve göstermiyorlar? Neden Amerikanın meşhur TV-iletişimcisi Ted Koppel uygun bir sunum yapmıyor? Ted Koppel'in böyle bir şey yapması, örneğin Hindi günü kutlama günü değil de, "utanç günü" olması gerektiği yönünde bir sunum yapması, (a) hem Ted Koppel'in kendi cebine kendi eliyle şok yaratacak bir darbe indirmesi, (b) hem çalıştığı örgüte darbe indirmesi; (c) hem örgütün reklamcılarını küstürmesi, (d) hem gerçeklerle egemen ticareti baltalayarak özel teşebbüsün Hindi günü kutlamasıyla yaptığı gelirlere son vermesi, (f) hindi günü tatil yapan milleti tatilinden etmesi demektir. Bu da tabi demokrasi ve özgürlüğe ve de hayatın gerçeklerine aykırıdır; Oldukça bozucu ve bozguncudur.

Egemen basının üst seviyedeki profesyonelleri işçi, köylü ve fukara sınıflarla ilişkisi onları sömürmek olan ailelerden gelirler. Onun altındakiler de, ya küçük burjuva çocuklarıdır ya da nereden geldiklerini hatırlamayan (hatırlarsa midesi ağrıyan) çalışan sınıfın çocuklarıdır. Hepsi de hem çalıştıkları kitle iletişim örgütü ve "idealleri" için hem de halka hizmet duygularıyla işlerini görürler. Hemen hepsi de vatan koruma ve daha sağda olanlar da vatan kurtarma işinde profesyonellik yapmaktadır (öyle sanırlar). Kitle iletişim araçları profesyonelleri haberler biçimleriyle, açık oturumları idare şekilleriyle, sorularıyla, seçtikleri siyasal, ekonomik, eğlence ve spora kadar her alandaki konular ve konuların sunumlarıyla çalışan sınıflardan kopmuş, çalışan sınıfları küçümseyen, aşağılayan bir özellik taşırlar. Bu profesyonellerin çalışan sınıfları ve bu sınıfların amaçlarını, yaşamlarını nasıl yansıttıklarını anlamak için herhangi bir gündeki örneğin Hürriyet gazetesine bakmak epey öğreticidir: İyi ve kötü haberlere, iyi ve kötü yorumlara, eğlenceye, olaylara, kazalara baktığımızda, iyiler, güzeller, arzulananlar kimler? Kötüler, caniler, birbirini yiyenler, kazaları yapanlar, toplumda kargaşalık çıkaranlar, düzeni bozanlar, cinayet isleyenler, karısını kesenler, vuranlar, saldıranlar kimler? Sosyete haberlerinin anlamı ne? Burada kitle iletişimi ideolojisinde "iddia edilen" milliyetçilikten, vatanperverlikten bahsetmiyorum: Kandırmacaların ötesine gidip, gerçekte kitle iletişim profesyonelinin varlığının nedeninden ve ürününün özelliğinden bahsediyorum. Profesyonel, ürünü gibi, sahibinin sesinin taklitçisi olmak, borazanını öttürmek, kılıcını taşımak zorundadır. Çünkü alternatif, o örgütsel faaliyete katılmamak, yani kapı dışı olmak, dışarıda kalmaktır. Dışarı da ya çok sıcak ya da çok soğuktur ve çok az kişi bu tür seçim yoluna gider.

Türkiye’deki gazetecilerin siyasal taraflılığındaki çoğulculuk, kitle iletişimindeki Amerikan tipi profesyonelleşmeyle "gelişmeler" sonunda, aynı fikir gazetelerinin ortadan kalkışı gibi, kalkacaktır. Egemen gazetecilik pratikleri, örneğin NY Times'ın ve AP'in muhabirleri gibi standartlaşmış kurallar içinde standartlaşmış kutuların standartlaşmış bölümlerine standartlaşmış haber, eğlence, spor "bilgilerini" dolduracak ve "tarafsız, özgür" gazetecilikle övünecekler. Şimdilik bizdeki gazetecilik ve kitle iletişimciliğinde hala "kişisellik, ideolojik renklilik, heyecan ve (doğru veya yanlış) duygululuk ve duyarlılık egemen karakterlerden biri durumundadır. Gelişmeler sonucu ideolojik renk tek bir renge dönüşecek (belli ölçüde dönüşmüş durumda) ve ideolojik olmayı reddedecek, kişisellik ve heyecan ve duygululuk amatörlük olarak nitelenecek, duyarlılık profesyonel standartlara uyma olarak benimsenecek.

Bir iletişim örgütü içinde çalışanların ideolojik yelpazesi örgütsel merdivenin üstüne çıkıldıkça daralır ve üst kademelere ulaşıldığında tek bir ideoloji kendini gösterir: Kamu kurumu kitle iletişim araçlarında genel devlet ideolojisi, özel sektörün sahipliğindeki örgütlenmelerde ise, kapitalist pazar ideolojisi egemendir. Bu pazar eğer Refah Partisinin getireceği refahtan rahatsızlık duyuyorsa, RP'nin kirli çarşafları aranır ve sergilenir. Peki kamu sistemiyle özel sistemi arasındaki fark? "Halka istediğini verme" kandırmacasıyla kamu hizmeti verme uyutmacası farkı. Aynı ideolojik çerçevenin iki görünümü. Ankara'da bir derginin ofisinde muhabirlerin ve memurların bulunduğu odalarda hırsızlığı meşrulaştıran birinin resmi bir duvara asılmış. Öteki duvarda da Marks’ın Marksizm’in öldüğü iddiasına karşı "pışık" diyen afişi vardı. Alt kademedeki bu ideolojik çeşitlilik çoğunlukla "açıkça ideolojik bir yan tutan fikir gazetelerinde" yoktur. Aynı ideolojik çeşitliliğin o örgütün ürününde yansımasını ancak "ılımlaştırılmış" bir şekilde görebiliriz. Sabah gazetesinin veya Hitler’in resmilerinin asıldığı gazetelerin ofislerinde Marks'ın resmi varsa, muhakkak hedef\atış talimi için kullanılıyordur, ya da şeytanı anlatmak için iki kırmızı boynuz çizilmiştir. Herhalde Aydınlık gazetesinde "insanların ve dünyada barışın dostu" Türkeş’in sevimli yüzünü gösteren bir afişin orda çalışanlardan birinin duvarını süslemesi beklenemez. Olsa olsa "vatanı satanların ve bölücülerin" dedesi K. Marks'ın sakallı resmi vardır. (Marks kimin malını kime satmaya kalktı? Soruyu daha somutlaştıralım: Herhangi bir solcu gazeteci veya yazar kimin malını neden "bölüyor" ve kime satıyor?)

Tekrarlayım: Medyalı kitle iletişimi sınıf egemenliği aracıdır. Medyanın gazete, basım ve televizyon örgütlenmeleri ticari örgütlenmeler biçimindedir. Kamu kurumu biçiminde örgütlenmişler de ticari olma durumuna itilmişlerdir. Örgüt yapılarının incelenmesi, örgüt içi güç ilişkilerinin ve iletişim üretiminin nasıl yapıldığının araştırılması, iletişim profesyonelinin yetişimi ve örgütlü pratiğe bütünleşmesinin incelenmesi gerekir. Gönderenin sadece ürün üzerindeki sahipliği değil, aynı zamanda ürünün biçimlenmesindeki çeşitli kontrol mekanizmalarının üzerinde durulması gerekir. İletişim fakültesi öğrencilerinin yetiştiriliş biçimleri, herhangi bir iletişim örgütünde staj veya çalışma için gittiğinde "neden bütün amacın "egemen pratiklerin nasıl yapıldığını öğrenmek" veya "egemen pratiklerin ona aktarılması, öğretilmesi olduğunun anlamları üzerinde düşünmemiz gerekir. Neden Türkiye’deki televizyonlarda anası-babası Türk olan profesyonellerin sundukları, anası-babasının kültürüne hakaret ve başka kültürün ürünleri veya kopyaları olduğu üzerinde biraz kafa yormak gerekir. Bu son sorun kitle iletişimin iletisi ve ürettiğinin ne olduğu ve karakterleri üzerinde eğilmemizi zorunlu kılar.

KİTLE İLETİŞİMİ NE ÜRETİR?

İleti, egemen anlamıyla mesaj, kitle iletişiminin ürettiğidir. Bu ürün kitle iletişimi örgütünün saldığı son, bitmiş, imal edilmiş üründür. Fakat bunun anlamı kesinlikle ne iletişimin orda bittiği ne de iletinin\ürünün sözler ve görüntülerden oluşan mesaj değildir.

Kitle iletişiminin iletisi tek değildir. Ayrıca, kitle iletişiminin ürettiği ileti basit mesajlar silsilesi veya kümesi de değildir. Kitle iletişimi örgütlü bir faaliyet olarak belli ürünler ortaya çıkartır. Bu ürün genellikle mesaj kavramı içine indirgenir. Kitle iletişimi örgüt içi ve örgüt dışı faaliyetleriyle sadece mesaj üretmez. Örgüt içi faaliyetlerinde örgütlü amaçların gerçekleşmesinde (örneğin gazetenin günlük basılmasında) yapısal ilişkiler düzeni ve bu düzenin ürettiği iletiler tarzı vardır. Örgütün yapısal düzeni toplumun genel yapısal düzenin bağımlı bir parçasıdır: Sadece örgüt içinde değil, örgütün ilişki kurduğu diğer örgütler ve örgütlü faaliyetler arasında karşılıklı etkileşimler iletişimi vardır. Örgüt içi ve örgütler arası faaliyetler belli bir toplumsal yapının içinde olur. Örgütün kendi yapısı, iç ve dış ilişkileri örgütün amaçlı iletisinin üretim biçimini belirler. Kitle iletişimi hem örgüt içi hem de örgüt dışı ilişkiler düzenini iletir, üretir.

Kitle iletişiminin iletisi, ürettiği, mesaj olarak isimlendirilir. Mesaj nedir? Söylenen bir söz, yazılan bir makale, bir program ve programda söylenenler, bir haber ve haberde sunulanlardır. Bu görünüm ötesinde, gerçek anlamıyla mesaj, bir amacın belli bir biçimde paketlenmiş şeklidir. Dil bilimciler ve içerik analizciler bu paketlenmiş amacı, mesaj yerine "metin" olarak tanımlarlar.

Mesaj, aracın içerdiği teknolojik özelliklerine göre çeşitli biçimler alır. Hemen her kitle iletişim aracı bir biçimden fazla iletiye izin verir. Örneğin televizyonda ses, canlı ve resmedilmiş görüntü, basılı yazılım aynı çerçeve içinde veya birbiri ardından verilebilir. Radyo aracı sesli iletişime izin verir ve görüntü "alıcının" beyninde imajlar olarak yaratılmaya çalışılır. Kitle iletişim aracının iletisi eğlence, eğitim, haber, spor, söyleşi, film, tartışma ve yarışma biçimlerinde olabilir. Hangi biçimlerde sunulmuş olursa olsun, ileti dikkatle hazırlanmış bir amacın paketlenmesidir. Bu amaç (a) herhangi bir ürünün tanıtımını, (b) belli tutum, görüş, davranış, alışkanlık, zevk ve tüketim biçimin teşvikini, (c) ekonomik sömürünün ekonomik kalkınma olarak satılmasını, (d) belli güçlerin siyasal egemenliğinin demokrasi olarak yutturulmasını, (e) Japon emperyalizminin kalkınmamızın itici ortağı olarak tanıtılmasını, (f) kendi TV kanalına mümkün olduğu kadar çok izleyici çekerek reklam gelirlerini artırmayı içerebilir.

Spor programı hem iletişim örgütünün, hem reklamcıların hem de spor kulübü sahiplerinin ekonomik çıkarlarının gerçekleştirildiği ve bunun için de geniş kitlelerin "spor seyircisi" olarak harekete geçirildiği bir ekonomik, kültürel ve ideolojik alandır. Spor kitlelerin deşarj alanıdır: Deşarj sadece kudurmuşluğun stadyumdaki ve sokaklardaki ifadeleriyle olmaz. Sporun deşarj sonrası valium hapı gibi rahatlatıcı etkisiyle, spor oltasına takılanlara, seyir sırasında sporla karışık verilen ve belleğe saplanan firma isimleri tüketim ve kullanım mallarının satın alınması kararlarında bellekten çağrışım yapar.

Haber ve diğer programların siyaseti mücadeleci karşıtlığın ifadesini asla taşımadığı gibi, onu kötüleyen, gülünç duruma düşüren veya yokmuş sayan bir karaktere sahiptir. Programlarda, çok ender olarak, devrimden bahsedilir, devrimle terör üst üste çakıştırılır; Devrimci de gözü dönmüş, engellenmiş fanatik veya gerçeklerden uzak biri olarak sunulur.

Kitle iletişiminin iletisi, ürettiği, mesaj denilen "yemler" ötesindedir; Çeşitli isimlerde gelen ve bir pazar düzeninin satışını yapan ekonomik, siyasal, ideolojik ve kültürel ürünlerdir. Kitle iletişiminin ürettiği amaçlı iletilerdir. Bunlar haber, program, eğlence, spor, film, kuponla dağıtılan mutfak eşyaları vb. denilen çekme\yakalama yemleri paketleriyle sunulur. Bu yemlere bir göz atalım.

...........